Demo Ziraat Odası Başkanlığı

Demo Ziraat Odası Başkanlığı

Vatan Hürriyet Ekmek

Yazar adı: u2295446

Uncategorized

Genç çiftçi desteği başvurularında son gün 5 Mayıs

Bitkisel üretime yönelik; kapama meyve bahçesi tesisi, fide, fidan, iç ve dış mekân süs bitkisi yetiştiriciliği, kontrollü örtü altı yetiştiriciliği, kültür mantarı üretimi -Genç çiftçi desteği başvurularında son gün 5 Mayıs -TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “10 Nisan 2017 tarihinde başlayan genç çiftçi projeleri desteği başvuruları, 5 Mayıs 2017’de sona erecek” -“Genç çiftçi projelerinin desteklenmesi kapsamında; kırsal alanda yaşayan genç çiftçilerin mahallinde uygulayacağı bitkisel, hayvansal, yöresel tarım ürünleri, tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik  projelere 30 bin liraya kadar hibe ödenmesinde bulunulacak”  Ankara – 02.05.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 10 Nisan 2017 tarihinde başlayan kırsal kalkınma destekleri kapsamındaki genç çiftçi projeleri desteği başvuruları, 5 Mayıs 2017 Cuma günü mesai saati bitiminde sona ereceğini bildirdi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, genç çiftçi projelerinin desteklenmesi kapsamında; kırsal alanda yaşayan genç çiftçilerin mahallinde uygulayacağı bitkisel, hayvansal, yöresel tarım ürünleri, tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik projelere 30 bin liraya kadar hibe ödenmesinde bulunulacağını belirtti. Genç çiftçi desteğinin nüfusu yirmi binden az olan yerleşim birimlerinde uygulanacağını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Destekten yararlanmak isteyen genç çiftçilerimiz, ön başvurularını, ‘https://gencciftci.tarim.gov.tr’ uzantılı yazılım üzerinden, kesin başvurularını da, genç çiftçilerin proje uygulayacağı kırsal alanda ikamet ettiği veya ikamet etmeyi taahhüt ettiği yerleşim biriminin bağlı olduğu İl/İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüklerine şahsen yapmaları gerekmektedir. Tebliğin yayımlandığı tarih olan 31 Mart 2017 itibarıyla 18 yaşını doldurmuş, 41 yaşından gün almamış genç çiftçilerimizden, kesin başvuru aşamasında; nüfus cüzdanı fotokopisi, ücretli çalışmadığına dair kendisine ve eşine ait Sosyal Güvenlik Kurumu belgesi, başvuru dilekçesi, proje tanıtım formu, taahhütname, diploma sureti veya okur-yazarlık belgesi istenmektedir.” Genç çiftçi desteği için proje konuları şöyle belirlendi: “Hayvansal üretime yönelik; büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, tesis yapımı ve hayvan alımı, arı ve arı ürünleri yetiştiriciliği, kanatlı yetiştiriciliği ve tesis yapımı, ipekböceği yetiştiriciliği ve tesis yapımı, Bitkisel üretime yönelik; kapama meyve bahçesi tesisi, fide, fidan, iç ve dış mekân süs bitkisi yetiştiriciliği, kontrollü örtü altı yetiştiriciliği, kültür mantarı üretimi, Yöresel ürünleri ile tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik;çok yıllık tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesi, coğrafi işaretli, organik veya iyi tarım uygulamalı bitkisel ve hayvansal üretim, coğrafi işareti olan gıdaların üretimi.”

Uncategorized

Doğal afet yaşayan çiftçinin borçları ertelenmeli…

-Doğal afet yaşayan çiftçinin borçları ertelenmeli… -TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Ocak ayından bu yana başta dolu olmak üzere, don, sel, fırtına afetleri ürünlere zarar verdi” -“Mayıs ayı yağışı, önceki yılların ortalamasının yüzde 79,7, geçen yıl yağışlarından da yüzde 47,4 üzerinde gerçekleşti” -“Üreticilerimiz yaşadıkları afetlerden dolayı yeterli gelir elde etmekten mahrum kalıyor. Bu durumdaki çiftçilerimizin üretime devam edebilmeleri için zararlarının karşılanması ve yeni finansman olanağı sağlanması zorunluluğu bulunuyor” -“Bu yıl yaşanan afetler nedeniyle kredi borçlarını ödeyemeyen çiftçilerin borçlarının ertelenmesi gerekiyor” -“Arka arkaya afet yaşayan üreticilerimizin biriken borçlarını erteleme sonrasında bir defada ödemesi mümkün değildir. Bu durumdaki çiftçilerimizin biriken kredi borçlarının tamamı faizsiz olarak uzun vadeye yayılarak yapılandırılmalıdır” -“Afet yaşayan çiftçilerimizin borçlarının ertelenmesi ve yapılandırılması konusunu hükümetimizden talep etmiştik” -“7143 sayılı kanunla 31 Mart 2018 tarihine kadar olan sosyal güvenlik prim borçları yapılandırıldı. Ancak, Nisan, Mayıs, Haziran aylarında afet yaşayan çiftçimizin bu aylara ait sosyal güvenlik prim borçları da faizsiz olarak ertelenmelidir” -“Afetlerden zarar gören üreticilerimizin tarımda kullandıkları elektrik borçları ile sulama borçları faizsiz olarak ertelenmelidir” -“Başbakanlık Afet Fonu ve valilikler tarafından afet yaşayan çiftçilerimize acil maddi destek yapılmalıdır” -“Tarımda bir an önce verim sigortasına geçilmeli, sigorta primleri makul düzeylere çekilmelidir” -“Çiftçimizin yeni sezona rahat girebilmesi ve üretimini sürdürebilmesi için gübre, tohum, ilaç gibi girdi yardımı verilmelidir” -“Afetlerden başta kayısı, buğday, arpa olmak üzere şekerpancarı, mısır, elma, armut, erik, kiraz, şeftali, fındık, çilek, üzüm, incir, narenciye, zeytin, ceviz, badem, Antep fıstığı, nohut, mercimek, kimyon, tütün, ahududu, böğürtlen gibi ürünlerimiz etkilendi” -“Biber, fasulye, kabak, soğan, sarımsak gibi sebzelerde de zarar meydana geldi” -“Mayıs ayı yağışları ile ülke genelinde beklenen kuraklık riski ortadan kalktı” -“Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin bazı alanlarında bölge için geç gelen yağışlar, hububatta kuraklık yaşanmasına neden oldu” Ankara – 19.06.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, iklim değişikliğinin etkisiyle yağış düzeninin bozulduğunu bildirerek, “doğal afetler çiftçinin peşini bırakmıyor. Ocak ayından bu yana başta dolu olmak üzere, don, sel, fırtına afetleri ürünlere zarar vermiştir. Mayıs ayında mevsim normallerinin üzerinde bir yağış görüldü” dedi. Üreticilerin yaşadıkları afetlerden dolayı yeterli gelir elde etmekten mahrum kaldığını, bu durumdaki çiftçilerin üretime devam edebilmeleri için zararlarının karşılanması ve yeni finansman olanağı sağlanması zorunluluğu bulunduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Bu yıl yaşanan afetler nedeniyle kredi borçlarını ödeyemeyen çiftçimizin borçlarının ertelenmesi gerekiyor. Son yıllarda üst üste doğal afetler meydana gelmesi nedeniyle çok sayıda çiftçimizin sıkıntıya girdiğini de görüyoruz. Arka arkaya afet yaşayan üreticilerimizin biriken borçlarını erteleme sonrasında bir defada ödemesi mümkün değildir. Bunu gördüğümüz için afet yaşayan çiftçilerimizin borçlarının ertelenmesi ve yapılandırılması konusunu hükümetimizden talep etmiştik. Bu durumdaki çiftçilerimizin biriken kredi borçlarının tamamı faizsiz olarak uzun vadeye yayılarak yapılandırılmalıdır. Yapılandırmaya diğer kamu bankalarına olan borçlar da dahil edilmelidir. Ayrıca özel bankaların yapılandırmaya katılımı da sağlanmalıdır. 7143 sayılı kanunla 31 Mart 2018 tarihine kadar olan sosyal güvenlik prim borçları yapılandırıldı. Ancak, Nisan, Mayıs, Haziran aylarında afet yaşayan çiftçimizin bu aylara ait sosyal güvenlik prim borçları da faizsiz olarak ertelenmelidir. Afetlerden zarar gören üreticilerimizin tarımda kullandıkları elektrik borçları ile sulama borçları faizsiz olarak ertelenmelidir. Başbakanlık Afet Fonu ve valilikler tarafından afet yaşayan çiftçilerimize acil maddi destek yapılmalıdır. Tarımda bir an önce verim sigortasına geçilmeli, sigorta primleri makul düzeylere çekilmelidir. Çiftçimizin yeni sezona rahat girebilmesi ve üretimini sürdürebilmesi için gübre, tohum, ilaç gibi girdi yardımı verilmelidir.” Şemsi Bayraktar yaptığı açıklamada, Mayıs ayında ülke genelinde yağışlı bir havanın hakim olduğunu belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre Mayıs ayında mevsim normallerinin üzerinde yağış görüldüğünü söyleyen Bayraktar, “Mayıs ayı uzun yıllar yağış ortalaması 49,3 milimetredir. Bu yılki Mayıs ayı yağış ortalaması 88,6 mm olarak gerçekleşti. Geçen yılki Mayıs ayı yağışı 60,1 mm idi. Mayıs ayı yağışı, önceki yılların ortalamasının yüzde 79,7, geçen yıl yağışlarından da yüzde 47,4 üzerinde gerçekleşti” diye konuştu. -Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde normalin 3 katı yağış- Mayıs ayı yağışlarında tüm bölgelerde artış görüldüğüne dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yağış miktarı, normalin 3 katına yaklaştı. Nisan ayında son 38 yılın en düşük ikinci yağışını alan bölge, Mayıs ayında ise son 38 yılın en yüksek ikinci yağışını aldı. Normale göre en fazla artış yüzde 100 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Ege Bölgesinde görülürken, bu bölgeyi yüzde 76 ile Doğu Anadolu Bölgesi, yüzde 74 ile İç Anadolu Bölgesi, yüzde 69 ile Marmara Bölgesi, yüzde 61 ile Karadeniz Bölgesi ve yüzde 53 ile Akdeniz Bölgesi izledi. Yeni üretim sezonunun başladığı Ekim ayından itibaren 8 aylık birikimli yağışlara bakıldığında, genel olarak yağışlarda normaline göre azalma, geçen yıl yağışlarına göre ise artış görüldü.  Ekim, Kasım, Aralık, Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs ayları birikimli yağış 470,5 mm, normali 491,2 mm, geçen yılın aynı dönem ortalaması ise 415,9 mm’dir. 8 aylık yağışlarda normale göre yüzde 4,2 azalma; geçen yıla göre ise yüzde 13,1 artış gözlendi. Mayıs ayının ülke genelinde fazla yağışlı geçmesi ile yüzde 13 olan yağış yetersizliği yüzde 4,2’ye geriledi. Birikimli yağışlar Marmara ve Karadeniz Bölgesinde normallerinin üzerinde iken diğer bölgelerde azaldı. Normale göre en fazla yağış azalması yüzde 17 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesinde görülürken, bu bölgeyi yüzde 10 ile Ege ve Doğu Anadolu Bölgesi, yüzde 3 ile İç Anadolu ve Akdeniz Bölgesi izledi. Normale göre yağış artışı Marmara Bölgesinde yüzde 9 iken, Karadeniz Bölgesinde yüzde 2 oldu.” -Zarar gören ürünler- Ocak ayından bu yana gerçekleşen afetlerinin ülke genelini etkilemese de afetin yaşandığı ilçe veya köylerde çiftçiye önemli zararlar verdiğine dikkati çeken Bayraktar, “Yaşanan afetlerden başta kayısı, buğday, arpa olmak üzere şekerpancarı, mısır, elma, armut, erik, kiraz, şeftali, fındık, çilek, üzüm, incir, narenciye, zeytin, ceviz, badem, Antep fıstığı, nohut, mercimek, kimyon, tütün, ahududu, böğürtlen, gibi ürünlerimiz etkilenmiştir. Bu ürünlerin yanı sıra biber, fasulye, kabak, soğan, sarımsak gibi sebzelerde de zarar meydana geldi” dedi. Şemsi Bayraktar, Ocak-Mayıs ayları arasında bazı ilçelerinde başta dolu olmak üzere don, sel ve fırtına afetleri nedeniyle ürünlerin zarar gördüğü illeri şöyle sıraladı: “Adana, Adıyaman, Afyonkarahisar, Ağrı, Aksaray, Amasya, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Batman, Bilecik, Bolu, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Erzincan, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, Isparta, İzmir, Kahramanmaraş, Kastamonu, Karaman, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kilis, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Muğla, Nevşehir, Niğde, Ordu, Osmaniye, Sakarya, Samsun, Siirt, Sivas, Şanlıurfa, Şırnak, Tekirdağ, Tokat, Uşak ve Yozgat.” -Kuraklık riski ortadan kalktı- Ülke genelinde birinci ürün kışlık hububat ekiminin genel olarak Kasım ayı itibariyle tamamlandığını ve bitki gelişiminin devam ettiğini belirten Bayraktar, “Aralık ayına kadar bitkinin ihtiyacı

Uncategorized

Çiftçinin yılan hikayesine dönen ecrimisil sorunu çözüldü…

-Çiftçinin yılan hikayesine dönen ecrimisil sorunu çözüldü… -TZOB Genel Başkanı Bayraktar: -“Başbakan Yıldırım’a ilettiğim çiftçimizin yılardır bekleyen ecrimisil sorunu, Başbakanımızın talimatıyla çözüldü” -“Ecrimisil ödeyerek üretim yapan yüzbinlerce çiftçimiz desteklerden yararlanamıyordu” -“Bu kapsamdaki yüzbinlerce çiftçimiz, Hazine ile kira sözleşmesi yaparak ÇKS’ye kayıt olabilecek, desteklerden yararlanacak” -“Bu araziler için çiftçilerimize, ecrimisil bedelinin yarısı üzerinden 10 yıla kadar doğrudan kiralama hakkı da verildi” -“10 yılın sonunda çiftçilerimiz, isterlerse kira sürelerini uzatabilecek veya doğrudan araziyi satın alabilecekler” -“Çiftçilerimizin 18 Kasım 2018 tarihine kadar, hatta bu tarihi de beklemeden bir an önce Milli Emlak müdürlüklerine kira sözleşmesi başvurusu yapması gerekiyor” Ankara – 05.07.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Hazine arazilerinde ecrimisil ödeyerek tarım yapan yüzbinlerce çiftçinin yıllardır bekleyen ve yılan hikayesine dönen sorunuyla ilgili olarak, “ecrimisil ödeyerek üretim yapan yüzbinlerce çiftçimiz desteklerden yararlanamıyordu. Başbakan Yıldırım’a ilettiğim çiftçimizin yılardır bekleyen ecrimisil sorunu, Başbakanımızın talimatıyla çözüldü” dedi. Bayraktar, bu kapsamdaki yüzbinlerce çiftçinin Hazine ile kira sözleşmesi yaparak ÇKS’ye kayıt olabileceğini, desteklerden yararlanacağını belirtti. Bayraktar, yaptığı açıklamada, uzun yıllardan bu yana Hazine arazilerinde yüzbinlerce çiftçinin ecrimisil ödeyerek tarımsal üretim gerçekleştirmesine rağmen, Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kaydolamadıkları için devletin sağladığı hiçbir destekten yararlanamadığını belirtti. Şemsi Bayraktar, ÇKS’ye kayıt olmayan 8,57 milyon hektar arazinin yaklaşık yüzde 30’unu ecrimisil arazilerin oluşturduğunu vurguladı. Şemsi Bayraktar, yıllardır Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin takibinde olan, kamu kurum ve kuruluşlarıyla defalarca yazışma yapılan ve hemen her platformda dile getirilen konunun Başbakan Binali Yıldırım’a iletildiğini, Başbakan Yıldırım’ın talimatıyla sorunun çözüldüğünü belirtti. Bayraktar, şunları kaydetti: “Hazineye ait arazilerini ecrimisil ödeyerek tarımsal amaçla geriye dönük en az 3 yıl kullandığı, 31 Aralık 2017 tarihinden önce tespit edilen çiftçilerimiz, bu imkanlardan yararlanabilecekler. Çiftçilerimiz, Hazine ile kira sözleşmesi yaparak ÇKS’ye kayıt olabilecek, tarımsal desteklerden, düşük faizli kredilerden, tarım sigortalarından yararlanabilecek, TMO’ya ürün teslim edebilecek, doğal afetlerden zarar görmeleri halinde düşük faizli kredilere yönelik borç ertelemelerinden de faydalanabilecek. Bu araziler için, çiftçilerimize, kira sözleşmesi yapmak şartıyla ecrimisil bedelinin yarısı üzerinden 10 yıla kadar doğrudan kiralama hakkı da verildi. Çiftçilerimiz, yükümlülüklerini yerine getirmeleri halinde, 10 yılın sonunda, isterlerse kira sürelerini uzatabilecek veya doğrudan araziyi satın alabilecekler.” Bayraktar, çiftçilerin 18 Kasım 2018 tarihine kadar, hatta bu tarihi de beklemeden bir an önce Milli Emlak müdürlüklerine kira sözleşmesi başvurusu yapması gerektiğini belirtti.

Uncategorized

Çiftçilerimiz 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü için “Kara Toprağı” seslendirdi

Çiftçilerimiz 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü için “Kara Toprağı” seslendirdi -TZOB Genel Başkanı Bayraktar: -“Tarlasında, bağında, bahçesinde, ahırında, ağılında üreten, bu ülkeyi doyuran çiftçimiz, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü için bu kez, ekmek teknesi toprağı gündeme taşıdı ve Âşık Veysel’in ‘Benim Sadık Yârim Kara Topraktır’ eserini seslendirdi” -“Edirne’den Kars’a, İzmir’den Rize’ye, Sakarya’dan Şanlıurfa’ya, Adana’dan Sivas’a, Konya’ya gidildi, toplam 80 saatte 7 bin kilometreye yakın yol geride bırakıldı, 9 gün çekimler sürdü ve klip ortaya çıkarıldı”  Ankara – 14.05.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü için bu kez farklı bir etkinliğe imza attı, çiftçilerle müzik klibi çekti. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarlasında, bağında, bahçesinde, ahırında, ağılında üreten, bu ülkeyi doyuran çiftçinin, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü için bu kez, ekmek teknesi toprağı gündeme taşıdığını ve Âşık Veysel Şatıroğlu’nun “Benim Sadık Yârim Kara Topraktır” eserini seslendirdiğini bildirdi. Toprağı, toprağın sahibi çiftçiden daha iyi anlatacak bir kesim olamayacağını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Müzik evrensel bir dil. Bütün insanları birleştiriyor. Müzikle insanlar bir potada yoğruluyor. İnsanlar, duygularını, sevgilerini, düşüncelerini, hatta günlük hayatlarını bile müzikle anlatabiliyor. Yaşadığımız bu kadim topraklar, müzikte de dünyaya en güzel örnekleri sunmuş, sunuyor, gelecekte de sunacaktır. Büyük halk ozanımız Âşık Veysel Şatıroğlu da toprağı muhteşem anlatmış ve ‘Benim Sadık Yârim Kara Topraktır’ eserini ortaya çıkarmıştır. Âşık Veysel’in kendisi de örnek bir çiftçidir ve yöresinde meyveciliği başlatmıştır. Veysel, gören gözlerden çok daha iyi bir şekilde toprağı ve doğayı görmüş, onunla kaynaşmıştır. ‘Bu büyük ozanımızın eserini seslendirmek de çiftçilerimize düşer’ dedik ve bu çalışmayı ortaya koyduk.” Bayraktar, profesyonel bir ekibin klip için Edirne’den Kars’a, İzmir’den Rize’ye, Sakarya’dan Şanlıurfa’ya, Adana’dan Sivas’a, Konya’ya gittiğini, toplam 80 saatte 7 bin kilometreye yakın yolu geride bıraktığını, 9 gün çekim yaptığını ve klibi ortaya çıkardığını belirtti. Klip, Yönetmen Sinan Demirkaya tarafından ülkenin farklı coğrafya ve bölgelerinde üretim yapan çiftçilerin emeğini yansıtmak için çekildi.

Uncategorized

  14 Mayıs 2018 Dünya Çiftçiler Günü…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: -“Çiftçimiz, bu ülkenin temel direği olarak, 81 milyonluk ülke nüfusunu, 5 milyonu aşkın mülteci, sığınmacı ve yabancıyı, 40 milyona yakın turisti besliyor. 6 milyona yakın kişiye istihdam sağlıyor. İşsizliği 2 puan düşürüyor. 17 milyar dolarlık gıda ve tarım ihracatı yapılmasına imkan tanıyor” -“Çiftçiler olarak, 2017 yılı verileriyle, milli hasılaya 51,7 milyar dolarlık katma değer ekledik. Üretici fiyatlarıyla, 88 milyar dolarlık üretim yaptık” -“Çiftçimiz, zor tabiat koşullarında, yağmur, çamur demeden,  gecesini gündüzüne katarak üretiyor, tarlasından, bağından, bahçesinden, ahırından, ağılından kopmuyor, ormanda,denizde üretimini sürdürüyor” -“Çiftçimiz, sofralardan üç öğün hiçbir şeyi eksik bırakmıyor. Bu ülkeye hizmeti de ibadet gibi görüyor. Buna karşın kıymetinin bilinmesini, yaptığı işin öneminin idrak edilmesini istiyor” -“Tarım modası geçmeyen tek sektördür. Elektronik aletler, makinalar, motorlu araçlar olmadan da yaşanabilir ama gıda olmadan yaşanamaz, gıda ihtiyacı ertelenemez” -“Dünyada yoksulluk oldukça, kıtlık sürdükçe, 815 milyon insan açlık çektikçe tarımsal üretimi artırmak zorundayız” -“Uzay çağını yaşarken, dijital devrim ve otomasyon her alana girmişken hala dengesiz gelir dağılımı nedeniyle yüz milyonlarca insanın açlık çekmesini gelecek kuşaklara anlatamayız” Ankara – 13.05.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiftçinin, bu ülkenin temel direği olarak, 81 milyonluk ülke nüfusunu, 5 milyonu aşkın mülteci, sığınmacı ve yabancıyı, 40 milyona yakın turisti beslediğini, 6 milyona yakın kişiye istihdam sağladığını, işsizliği 2 puan düşürdüğünü, 17 milyar dolarlık gıda ve tarım ihracatı yapılmasına imkan tanıdığını bildirdi. Bayraktar, “2017 yılı verileriyle, milli hasılaya 51,7 milyar dolarlık katma değer ekliyor, üretici fiyatlarıyla, 88 milyar dolarlık üretim yaptık. Çiftçimiz, zor tabiat koşullarında, yağmur, çamur demeden,  gecesini gündüzüne katarak üretiyor, tarlasından, bağından, bahçesinden, ahırından, ağılından kopmuyor, ormanda, denizde üretimini sürdürüyor, sofralardan üç öğün hiçbir şeyi eksik bırakmıyor. Bu ülkeye hizmeti de ibadet gibi görüyor. Buna karşın kıymetinin bilinmesini, yaptığı işin öneminin idrak edilmesini istiyor” dedi. Şemsi Bayraktar, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu (IFAP) tarafından alınan kararla 1984 yılından buyana, her yıl tüm dünyada 14 Mayıs’ın “Dünya Çiftçiler Günü” olarak çeşitli etkinliklerle kutlandığını belirtti. -Tarım önemi tartışılmaz bir sektör- Bu günün kutlanmasıyla değeri çok da iyi anlaşılmayan çiftçinin ve tarım sektörünün gündeme geldiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: “Tarım, önemi tartışılmaz bir sektördür. Tarım modası geçmeyen tek sektördür. Elektronik aletler, makinalar, motorlu araçlar olmadan da yaşanabilir ama gıda olmadan yaşanamaz, gıda ihtiyacı ertelenemez. Bütün insanlık tarihi boyunca tarım, en stratejik sektör olmuştur. Önemi hiçbir zaman azalmamış, aksine her geçen gün artmıştır ve artmaya da devam edecektir. Dünyada yoksulluk oldukça, kıtlık sürdükçe, 815 milyon insan açlık çektikçe tarımsal üretimi artırmak zorundayız. Uzay çağını yaşarken, dijital devrim ve otomasyon her alana girmişken hala dengesiz gelir dağılımı nedeniyle yüz milyonlarca insanın açlık çekmesini gelecek kuşaklara anlatamayız. Üstelik yüz milyonlarca insan açlık çekerken gıdanın üçte birini, 1,3 milyar ton gıdayı çöpe atarken bunu açıklayamayız.” -“Tarımsal potansiyel açısından en şanslı ülkeler arasındayız”- Türkiye’nin tarım potansiyeli açısından en şanslı ülkeler arasında bulunduğuna dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Tarımsal potansiyel açıdan cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz. Dünyanın en eski tarım merkezlerinden biri olan Anadolu ve Trakya’ya sahibiz. Ülkemizde tarımsal çeşitlilik kıtalarla karşılaştırılabilecek kadar zengin. 55 üründe dünyada ilk 10 sırada yer alıyoruz. Fındık, kayısı, incir, kiraz, ayva ve haşhaş üretiminde birinci, karpuz, kavun, pırasa, bal ve fiğ üretiminde ikinci, mercimek, elma, salatalık, yeşil biber, yeşil fasulye, kestane, Antep fıstığı, çilek ve koyun sütü üretiminde üçüncü sıradayız. Endemik bitki türü bizde 3 bin 500’ü aşarken, her gün bunlara yenileri eklenirken, kıta Avrupası’nda toplam endemik bitki türü sayısı 2 bin 500’de kalıyor. Bugün dünya tarımının en temel ürünlerinden çoğunun anavatanı bu topraklar. Buğday, arpa, mercimek, nohut, soğan, sarımsak, havuç, zeytin, üzüm, incir, fındık, Antep fıstığı, ceviz, badem, elma, armut, ayva, nar, erik, kiraz ve vişnenin anavatanının Anadolu’dur. Bunların dışında, çavdar, yulaf, bakla, bezelye, kestane, kuşburnu, kekik, ahududu, alıç, ahlat, karadut, keçiboynuzu, böğürtlen, kızılcık, muşmula, menengiç, üvez, anason, Bektaşi üzümü, çam fıstığı, kara yemiş, koca yemiş gibi önemli tarım ürünlerinin kaynağı da Anadolu. Bunun yanı sıra ülke olarak çok stratejik bir konumdayız. İçinde bulunduğumuz bölgede, başta Ortadoğu olmak üzere, Balkanlar, Rusya, Kafkasya, Orta Asya ve Kuzey Afrika’da büyük bir gıda talebi bulunmaktadır. Bu coğrafyanın tam ortasında yer alan ülkemiz, tarım potansiyelini nüfusu 700-800 milyonu bulan bu bölgenin gıda açığını karşılamak üzere rahatlıkla kullanabiliriz. Bölgenin tarımsal üretim merkezi olabiliriz.” Bütün bu artılara rağmen, ülke olarak tarım sektöründe var olan potansiyeli tam olarak kullanabildiğinin söylenemeyeceğini belirten Bayraktar, “var olan potansiyeli kullanamıyoruz çünkü; tarımın, arazi parçalanması ve işletme ölçek sorunu, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı, küresel ısınmadan kaynaklı iklim değişiklikleri, tarım sigortasının yeterince yaygınlaşamaması, sulama, girdi maliyetleri, kredi finansman, örgütlenme, üretim planlaması, fiyat istikrarı, eğitim, kırsalda nüfus kaybı gibi çeşitli sorunları bulunmaktadır. Bu sorunları çözmek zorundayız. Çözüm bekleyen sorunların en önemlileri yapısal sorunlar olan arazi parçalılığı, sulama altyapı eksikliği ve örgütlenmedir” dedi. -Yapısal sorunlar- Bayraktar, şunları kaydetti: “Tarımsal işletmelerimiz küçük, arazilerimiz çok parçalıdır. Ortalama işletme büyüklüğümüz 61 dekardır. Üstelik bu alan yaklaşık 10 parselden oluşmaktadır. Parsel büyüklüğü ortalama 6 dekara inmektedir. Bu durum inanılmaz bir maliyet getirmektedir. Bu kadar parçalanmış arazi ve işletme yapısıyla verimli tarımsal üretim yapmak imkansızdır. Bu açıdan bizim de çıkarılması için sonuna kadar desteklediğimiz, Arazi Kullanımı ve Toprak Koruma Kanunu çok önemlidir. Kanunda iyi bir şekilde uygulanırsa, arazilerin daha da bölünmesi önlenecektir. Halen devam eden toplulaştırma çalışmalarıyla da parseller birleştirilip büyütülecektir. Sulama hepimizin bildiği gibi ülkemizin en önemli meselelerinden biridir. Hala ekonomik ve teknik olarak sulanabilir 8,5 milyon hektarlık arazinin 2,15 milyon hektarını gerekli altyapı çalışmaları tamamlanamadığı için sulayamıyoruz. Sulanan alanlarda da yüzde 60’a varan oranlarda tasarruf sağlayan basınçlı sulama sistemlerine yaygın olarak geçemedik. Hızla basınçlı sulama oranını artırmamız gerekiyor. Bunun çözümü, basınçlı sulama sistemlerinin kurulum maliyeti devletimiz tarafından hibe yoluyla karşılanmasıyla mümkün olacaktır. Bu açıdan GAP, KOP, DAP gibi büyük sulama projelerini içeren bölgesel kalkınma projelerin bir an önce tamamlanmalıdır. Üreticimizin ekonomik örgütlenmesinin yeterince sağlanamamış olması da önemli bir sorundur. Ekonomik örgütlerinin fonksiyonel olması, idari ve mali yönden güçlendirilmesi ve profesyonelce yönetilebilmesi için gerekli mevzuat değişiklikleri yapılmalıdır. Bu örgütler, gelişmiş ülkelerde örnekleri görüldüğü gibi üyelerine ucuz girdi temin edebilmeli, soğuk hava depoları, lisanslı depolar kurabilmeli, çiftçinin ürününü stoklayabilmeli, pazarlayabilmeli, ürünü işleyebilmeli, en iyi şekilde değerlendirebilmeli, piyasaya girip regülasyonu sağlayabilmelidir. Ekonomik örgütlenme etkin olarak sağlanmadan ne çiftçimiz ürününü değerinden satabilir ne de tüketicimiz makul fiyatlarla tüketim yapabilir. Piyasada da fiyat istikrarı sağlanamaz. Üretim planlaması da yapılamaz.” Ziraat Odalarının

Scroll to Top